Kitaplar

KİTAPLAR

Bu sayfalarımızda sürekli güncellenen Sizlerinde önerilerine önem vereceğimiz bir çok kitap tavsiyesi bulabilirsiniz...

Okuduğunuz ve Beğendiğiniz kitapları lütfen bizimle paylaşın !



“Ne kadar değerli insan gördüysem onların çocuğa değer verdiğini de gördüm.
Çocuğa değer vermek bir lütuf değil, insan olmanın gereğidir. Bu gerekliliğe önem veren ebeveynlerin çocukları hayatla barışık yaşar. Yeri geldiğinde coşkuyla gülebilen, gerektiğinde hüzün duyabilen çocuklardır onlar. Gözleri ışıl ışıl, ‘insan olmanın değerini’ duyarak yaşamış çocuklar…
Ne kadar sorunlu çocuk gördüysem, hepsinin ‘çocuk deyip geçilmiş’ olduğunu da gördüm.
Çocuk deyip geçmemek için çocuğun kim olduğunu bilmek gerekir.
Çocuk kimdir ve nasıl yaşar? Kişiliği nasıl gelişir? Duyguları nasıl oluşur?”
Adem Güneş, Çocuk Deyip Geçmeyin’de bir çocuğun gözünden bakıyor hayata. Her bölümde yeni düşünce ufukları geliştiriyor. Kimi zaman “Dikkat dağınıklığı yoktur, o zaten çocuğun normal halidir” diyor, kimi zaman “çocuk eğitiminin ceza ile olamayacağına” dikkat çekerek yetişkin-çocuk ilişkisinin temeli olan “güven” duygusunun altını çiziyor. 
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Çocuk eğitimi, çocuğu ceza ve mükâfat ile “adam etmek” değil, onun dostluğunu kazanabilme becerisidir... Bu beceriyi elde edebilen yetişkinlerdir çocuklarını eğitebilenler...
Çocuk, baskı ve zorlamalar ile sindirildikçe değil, ebeveynine güvenle tutunabildikçe kişiliğini geliştirir.
Çıktığı günden bu yana 100 binin üzerinde okura ulaşan bu kitap, “korkmayın çocuk iyidir” sözünden cesaret alan yetişkinlerin çocuğa dost olma hikâyesine dönüştü. Birçok anne baba, çocukları ile dost olmanın verdiği keyifle birbirlerine, “gel sen de çocukla çocuk ol” diye seslendi...
Bir “çocuk dostu” hikâyesi yayıldı ülkemizde…
Bu eserde Pedagog Dr. Adem Güneş, çocuğun anne karnında başlayan yaşam serüvenini ergenlik sonuna kadar ele alıyor, çocuk eğitimine dair “doğru bilinen yanlışları” gözler önüne seriyor…
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Eş eşi ya terapi eder ya da terapiye muhtaç eder.
Günümüzde eşler birbirlerini varolduğu hali ile kabul etmedikleri içindir ki, evlilikler incitici bir mücadele alanına dönüşüyor. Kişiler birbirlerini değiştirmek, dönüştürmek ve başkalaştırmak için mücadeleye girerken, koca bir yaşam, yıpranmışlıklar içinde geçip gidiyor.
Kimi zaman, kadın erkekleştikçe, erkek pasifleşiyor; erkek pasifleştikçe, kadın agresifleşiyor. Kimi zaman ise, erkek agresifleştikçe, kadın çaresizleşiyor; kadın çaresizleştikçe arada çocuklar eziliyor.
Hâlbuki mutluluğun temel esası ‘koşulsuz saygı’ ve kişinin ‘varolduğu hali ile kabul edilmesi’dir.
Ve insan gördüğü, baskı ve zorlamalar kadar değil, ‘kendi olmasına izin verildiği kadar’ insandır.
Sağlıklı çocuk da, ceza ile korkutularak veya mükâfat ile yönlendirilerek ‘davranış kazandırılmış’ çocuk değildir. Sağlıklı çocuk; bir davranış ‘yanlış’ olduğu için o davranıştan uzak durabilecek ‘iradeyi’ kazanmış çocuktur.
İşte bu kitap bütün bunlardan bahsediyor. Belki de, aile içinde pozitif bir yaşam için gözden kaçırılan ayrıntıları sunuyor.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Kadın yalnızdır aslında…
Eşi olsa da, çocukları bulunsa da…
Sevincinde yalnız…
Ağlamalarında yalnız…
Çocukluğunda yalnız, genç kızlığında yalnız…
Çaba içindedir herkes, ondan bir şeyler koparmak için…
Kimi sevgisizliğinin doyurucusu gibi tanır onu…
Kimi yalnızlığının gidericisi gibi…
Ve belki karşılıksızlığından olsa gerek, verdiği “iyi eder” insanı…
Bu kitabın adı her ne kadar Annelik Sanatı olsa da; aslında kadınların eşleri için yazıldı... Annelerin çocukları için…
Bir annenin yalnızlığının derinliğini görmek... Ona gerçekten “eşlik” etmek…
Ona eşlik ederken, onunla iyi olmak isteyenler için yazıldı…
Bir kadının öfkesinin çocuksu zayıflıklarını örtme çabası, kızgınlıklarınınsa artık bunaldığının işareti olduğunu fark etmek isteyenler için yazıldı…
Ve belki kendinin nasıl bir anne olduğunu aynada görmek isteyen anneler için yazıldı…
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Birçok anne baba onlarca kitabı uzun uzadıya okumak yerine; çocuk eğitiminin temelini oluşturan, kısa, öz, uygulanabilir bilgilere “kolayca” erişme ihtiyacı hisseder... 
Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural, tam da bu ihtiyaca yönelik olarak, “olmazsa olmaz” konuların özeti şekilde hazırlandı…
“Güvenli bağlanma”dan “dikkat dağınıklığı”na, “sahte benlik” oluşumundan “duyarsızlığa”, “mahcubiyet” kavramından “minnet duygusu”na kadar, her yetişkinin bilmesi gereken çocuk eğitimine dair 100 temel kural bir araya getirildi.
Kızmadan, çatışmadan, dost olarak çocuk yetiştirmek mümkün... Utandırmadan, mahcup etmeden, çocuğa saygın bir kişilik kazandırmak hayal değil...
"Pedagojinin Anayasası" şekilde hazırlanan bu eser, Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş'in kaleminden, çocuk eğitimini önemseyen herkes için...
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


7-14 yaş kişiliğin şekillendiği dönemdir…
Çocuğun, var olduğu hali ile kendini ortaya koyabilmek için çaba harcadığı dönem…
Ondandır ki bu dönemde kız çocukları annesi gibi çanta ister...
Erkek çocukları babası gibi cüzdan…
Çocuğun bu dönemde ne yaşadığının farkındalığına erişmiş yetişkinler, onun kendini var olduğu hali ile ortaya koymasından keyif alır, kişilik gelişim sürecine eşlik ederler… 
Kişilik gelişimi farkındalığı olmayan yetişkinler ise çocuğu “adam etmek için” kırar, incitir, baskılar… Yaşına uygun olmayan beklentilerle onun çocuksu coşkusunu hayal kırıklıkları ile tüketir…
Böylesi önemli bir döneme bir de çocuğun okulu, öğretmeni, ödevi, arkadaş ilişkileri eklendiğinde ebeveynlerin problem çözme becerilerini artırmaları bir zorunluluk haline gelir…
Pedagog Dr. Adem Güneş, “okul çağı çocuğu” da diyebileceğimiz 7-14 yaş dönemi çocuğuyla ilgili temel özellikleri kısa ve net bilgilerle bir kitapta topladı…
Uzun okumalara fırsat bulamayan, kısa ve öz bilgilerle bu dönemin farkındalığını kazanmak isteyen yetişkinler için 7-14 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural bir ilke kitabı niteliğinde…
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Türkiye'nin en çok okunan pedagoji kitapları yazarı Pedagog Dr. Adem Güneş, bu kez çocukluk döneminin en kritik çağını ele aldı.
Çocuğun kişiliğinin ana hatlarının oluştuğu 0-6 yaş dönemi ve bu dönemde kaçırılmaması gereken 100 Temel Kural'ı kısa, öz ve sade bir dille bu eserde topladı.
Bir Hint atasözü; “Çocuklarınızı 6 yaşına kadar bana verin, 60 yaşına kadar sizin olsun…” der… Pedagojik açıdan doğrudur bu söz… Zira çocukluk dönemi, his edinim dönemidir…  Ve hangi his yerleşirse 6 yaşına kadar çocuğa; o, huya dönüşür…
İncecik sızı bırakır duyguda, sökülüp atılması kolay olmayan… Kiminde, uğursuz bir iç ses gibi fısıldar durur, bütün bir ömür değersizlik hissettirir insana iliklerine kadar… Kiminde ise cıvıl cıvıl bir iç kıpırtısı verir, dinmek bilmez yaşama sevinci… Ve en zor anlarda çocukluğun tebessümü koşar gelir yardıma...
Her insanın sadece bir kez çocuk olma hakkı vardır… O da anne babasının çocukluğunu yaşamasına izin verdiği kadardır… 
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Anne babaların en zorlandığı konulardan biridir cinsel eğitim…
Bir yandan çocuğun hiç tanımadığı duygular ve yardıma ihtiyacı olduğu gerçeği… Diğer yandan ebeveynlik çekingenliği… Neyin hangi sınırlar içinde verileceği tereddüdü…
Bazen öyle bir zamanda o kadar acil bir bilgiye ihtiyaç duyulur ki ne herkese sorulabilir ne de öğrenmeden geçilebilir…
Kendine has kuralları vardır bu hassas eğitimin… Yanlış verilirse çocuğun duygu dünyasını zarara uğratır… Eksik bırakılırsa yanlışa sevk eder…
Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş çocuğun mahremiyet hislerini zarara uğratmayan bir cinsel eğitimin nasıl verileceğini bu kitapta anlattı…
“Adım Adım” serisinin ilk kitabı Çocuklarda Cinsel Eğitim her anne babanın ihtiyaç duyacağı bilgileri kapsamlı ama aynı zamanda anlaşılır ve pratik bir tarzda bir araya getirdi…
Cinsel eğitim nedir? Hangi yaşta verilmelidir?
Tuvalete alıştırma döneminde uygulanan yöntemler cinsel gelişime olumsuz etki eder mi?
“Kardeşimin neden pipisi yok?” sorusuna nasıl cevap verilmelidir?
Çocukları gıdıklayarak, sıkıştırarak, ısırarak sevmenin sakıncası var mı?
Çocuğun dizde hoplatılması doğru bir oyun yöntemi midir?
Tedavi amacıyla fitil, tampon, krem uygulamasının sakıncaları var mı?
Çocuğun başkalarının yanında giyinip soyunmasında bir mahzur var mı?
Bunların ve cinsel eğitimle ilgili onlarca sorunun cevabı Adem Güneş’in sıcak ve özgün anlatımıyla okurlarla buluşuyor...
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


İnsanın en karmaşık ihtiyacıdır aidiyet. Bir yandan özgürlüğe düşkündür insan ruhu, diğer yandan tutunacak dal arar. Tutunabildiği kadar emniyette, tutunamadığı kadar boşlukta hisseder kendini… Çocukluktan başlayıp, yaşamın her dönemini kapsayan aidiyet, kişiliğin temel besin kaynağıdır. Giderilmemiş aidiyet duygusunun en belirgin özelliği, bir daha bağlanmak istemezcesine aileden kopmalardır.
Pedagog Dr. Adem Güneş, “Aile ile Bağlanma: Aidiyet” kitabında, çocukluk döneminden itibaren ait olma ihtiyacının duygusal oluşumunu adım adım ele alıyor. Aidiyeti bozan durumlara, aidiyet yanılgılarına, kırılmış aidiyetin yeniden onarılmasına değiniyor. Çocuğun değerler edinimini kolaylaştıran, problem çözme yeteneği geliştiren, sosyal bir birey olmanın yolunu açan aidiyet kavramı ebeveynlere yeni bir pedagojik bakış açısı sunuyor.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Her çocuğun özünde, o çocuğun nasıl bir yetişkin olacağının şifrelerini barındıran ‘çocukluk sırrı’ vardır.
Bu sır, çocuğun içinde ‘buyurucu bir iç kılavuz’ olarak, mütevazı bir sabırla, adım adım o çocuğun kişilik ve karakterini oluşturma mücadelesi verir.
Yetişkinler ise, çocuğun özünde gerçekleşen bu ince yapılanmayı hesaba katmadan, kendilerince bir zoraki kişilik oluşturma gayreti içine girdikleri için, çocuk eğitiminde sorunlar yaşanıyor.
Bu kitapta, çocuğun benliğini zarara uğratmadan, kişilik ve karakterini bozmadan, onlara nasıl rehberlik yapılacağını bulacaksınız...
Başka bir deyişle, bu kitapta, Mevlana’ların, Hacı Bektaş’ların, Yunus’ların, Fatih’lerin nasıl yetiştiğinin sırlarını barındıran Anadolu Pedagojisi’ni bulacaksınız...
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Her anne babanın canını sıkan sorunlardır; çocuğunun bir türlü tuvalet alışkanlığı kazanamaması, yemek yememesi, kardeşiyle kavga etmesi, inatçılığı, internet düşkünlüğü ve dahası...
Bir kısım anne baba, bu davranışların ne anlama geldiğini bildikleri için çocuklarını incitmeden sorunları çözerken, bir kısım anne baba ise sorunların çözümünde çaresiz kalarak çocukları ile bir çatışmaya girerler. Bu çatışmalarda, hem kendilerini hem de çocuklarını yıpratırlar.
İşte bu kitabı Pedagog Dr. Adem Güneş, ‘çocuk davranışları anlama rehberi’ olarak hazırladı. Çocuk davranışlarının nedenlerini ve çözüm önerilerini yalın bir dille, ebeveynlerle paylaştı.
Bu eser, çocuk davranışlarını anlamak isteyen her yetişkinin elinin altında bulunması gereken pratik bir bilgi kaynağıdır.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.

Sıradan gibi gelen çocuk davranışlarının birçoğu, onun duygu dünyasından izler taşır yetişkine...
Kimi zaman kardeşini iterken...
Kimi zaman köşede bir yerde sessizce oynarken...
Kimi zaman huysuzca her söylenene itiraz ederken...
Bazen şımarıp, bazen yılışırken...
Bazen yemek yiyip bazen yemezken...
Bazen ödevlerini yapıp bazen yapmazken...
Aslında bir mesajı vardır yetişkine çocuğun. Çocuk davranışlarını okuyabilen ebeveynler, çocukların verdiği mesajları doğru anlarken bir taraftan da birlikte yaşamanın keyfini sürerler. Mesajları doğru okuyamayan ebeveynler ise, çocuğuyla sürekli bir çatışma, huzursuzluk, bağırtı çağırtı içinde bulurlar kendilerini. İşte Pedagog Dr. Adem Güneş, sıradan gibi görünen birçok çocuk davranışının hangi anlamlar içerdiğini ebeveynlerle paylaşarak, çocuk davranışları anlamada çaresiz kalan ebeveynlere pratik bir bilgi kaynağı sunuyor. Çocuk davranışlarının nedenlerini ve çözüm önerilerini yalın ve anlaşılır bir dille anlatıp çözüm önerileri veriyor.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Bugün çocuklarda karşılaşılan problemlerin çoğunun temelinde, çocuğun kendi gibi olmasına izin verilmemesi yatar.
Çocuk içinde hissettiği coşkuyla sağa sola koşacak olsa “Bu çocuk hiperaktif mi ne, bir türlü yerinde durmuyor” ikazlarının, bir şeyleri merak edip birkaç soru sorsa “Amma meraklısın sen de yani…” diye alaya almaların, kendisi için seçilen bir kıyafetin rengini beğenmediğini söylese “Sana elbise alanda suç zaten” şeklindeki bastırmaların, bir yemeğin damak tadına uymadığını ifade edecek olsa “Sende de hiç zevk yokmuş” gibi aşağılamaların normal kabul edildiği bir toplumda, çocuğun kişiliğini koruma mücadelesi her anne babanın insanlık görevidir.
Bu kitapta çocukların davranışları “öğrenme”sinin değil “edinmesi”nin, bir başkasını taklit ederek değil kendi “irade”sini ortaya koyarak istenen davranışları kazanmasının yolları üzerine ufuk açıcı bir anlayışla karşılaşacaksınız.
Adem Güneş, çocukları ceza ve mükâfat kıskacına almadan, onlara insan olmanın değeri yaşatarak ebeveynlik etmenin mümkün ve değerli olduğunu dolu dolu bir içerikle aktarıyor.
Doğal Ebeveynlik, duygularındaki özgürlüğü davranışlarında disipline dönüştürebilen, “kendisi olabilen” çocukların anne babalarının yeni yol arkadaşı…
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Bu kitap, eğitimcilere, anne babalara, çocukla çatışmadan, kaliteli bir eğitimin nasıl olacağını pedagojik temelleri ile anlatıyor… Kısaca, “Edinerek Öğrenme”den yani kalıcı eğitimden, bahsediyor…
Her ebeveynin en temel sorunlarından biri çocuğunun okul başarısıdır.
Birçok anne baba çocukları ile yeterince ilgilense de onun okulda başarısız olduğunu görmekten rahatsızdır… Kimi zaman bu rahatsızlığı çocuğuna, kimi zaman ise okula yansıtır…
Peki, sorun nerede; çocukta mı, okulda mı, eğitimin kendisinde mi?
Çocuklar okulda öğrendiklerini güncel hayatta kullanmakta neden zorluk çekerler?
Derste öğrenilen bir bilgi neden unutulmaya yüz tutar?
Eğitimde nerede hata yapılıyor ki, yıllarca okula giden çocuk yine de sınavda başarısız oluyor?
Baskı kurmadan, zorlamadan, ceza vermeden eğitim olabilir mi?
Bu ve benzeri soruların cevaplarını merak ediyorsanız bu kitap tam size göre.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.



Eskilerin "Bizim zamanımızda ergenlik mi vardı!" deyip kabullenmediği; yenilerin "Bizimki yine ergen takılıyor!" diye abarttığı ergenlik döneminin özellikleri nelerdir?
Ergenlik, gerçekten problemli bir dönem midir, yoksa geçmiş yıllarda biriken problemlerin dışa vurulduğu bir ruhsal arınma dönemi mi?
Ergenin aşırılıkları baskı ve yasaklarla mı, duygusal bağların kuvvetlendirilmesiyle mi çözüme kavuşur?
Hepsi bir yana, kimdir ergen… Yetişkin midir, çocuk mu?
Ergen; yetişkin bedeninde çocuksu ruha sahip bireydir.
Yetişkinlere düşen, bu zor dönemde, elde olmadan sergilediği aşırılıkları, kabalıkları ve taşkınlıkları nasıl yönetebileceği konusunda ona yardımcı olmaktır.
Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş, yetişkinlerin dünyaya bir ergen gözüyle bakabilmesinin ipuçlarını ve ergenlerle iletişim kurma yöntemlerini tek bir kitapta topladı. Ergenlik Döneminde 100 Temel Kural, bu döneme dair bir farkındalık kitabı...
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Hayat bağlanmalardan ibarettir. Önce anneye… Sonra babaya… Aileye… Ardından “yaşama” ve “yaşamaya” bağlanma…
Yaşama sevincini kaybetmiş kişiler bağlanamayanlardır.
Birçok psikolojik sorunun kökeninde bağlanamamak ya da bağlanmanın şiddetini ayarlayamamak vardır. Ve bu duygusal kazanım ancak çocukluk yıllarında edinilir.
Bebeğin, kendisini tümüyle bebeğine bırakmış annesinin kucağında huzur bulmasıyla başlayan, yetişkinlik yıllarında romantik bağlanmalara kadar devam eden hayatın ana çizgisidir bağlanma.
Pedagog Dr. Adem Güneş yeni kitabı Güvenli Bağlanma’da insanın olmanın, kişilik gelişiminin, hayatın her döneminde sağlıklı ve doyum veren ilişkiler kurmanın esası olan “bağlanma” konusunu ele alıyor.
Emzirmeden birlikte uyumaya, aidiyet ilişkisinden ayrılmaya, sütannelikten tuvalet eğitimine, farkında olmadan bebeğe hissettirilen duygusal ve psikolojik şiddetten baba-bebek ilişkisinin sınırlarına varıncaya kadar pek çok konuyu “bağlanma” çerçevesinde değerlendiriyor.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Anne babaların en zorlandığı konulardan biridir mahremiyet eğitimi… Çocuğa hangi yaşta nasıl bir eğitim verilmelidir ki, duygu dünyası zarara uğramasın diye bir mücadele içindedir pek çok anne baba… Vaktinden önce verilen bilgiler çocuğa ağır gelebileceği gibi; çocuğun yaşı geçtiği halde yeterince bilgi sahibi olmaması da ayrı bir sorundur…
Mahremiyet eğitimi, geri dönüşü kolay olmayan, hata kabul etmeyen bir eğitimdir. Çünkü mahremiyet eğitimi “duygusal yapılanma” sağlayan bir eğitimdir ve kişilik gelişiminin temelini oluşturur.
Kişi mahremiyet eğitimi ile duygularını “anlamlandırır” ve onları “yönetmeyi” öğrenir…
Bu yönüyle mahremiyet eğitimi “duyguların yönetimi” eğitimidir.
Çocukta mahremiyet eğitimi ne kadar eksik ise, duyguların yönetimi o denli zorlaşır…
Mahremiyet eğitimi aynı zamanda “davranışların bir düzen içinde olması” eğitimidir… Zira davranışların kökeni duygulardır, duygularını yönetebilen kişi davranışlarını da yönetebilir…
Davranışların yönetilebilmesi, kişide bir “estetik” beden dilini oluşturur…
Estetik bir vücut diline sahip olmak, çocukluk döneminde kazanılabilecek en güzel yetenektir…
Zira estetik bir beden, aynı zamanda zarafet ve nezaketi de beraberinde getirir.
Mahremiyet eğitiminden yoksun kalan çocukların en belirgin özelliği, nezaket ve zarafet sahibi olamamalarıdır. Böylesi kişiler genelde davranışta kaba, gürültücü, çevresine zarar veren, ikili ilişkilerde sınır tanımayan rahatsız edici özelliklerdedir…
O yüzden mahremiyet eğitimi salt bir “cinsellik eğitimi” değil, sonucu itibari ile “nezaket ve zarafet” eğitimidir.
Bir başka deyişle mahremiyet eğitimi bir “saygınlık” eğitimidir. Sınırlarını bilip, “insana saygın davranmayı içtenleştirme” eğitimidir… Ve kendi saygınlığını koruyabilme becerisini elde ettiği bir eğitimdir…
Saygınlık, sadece insan ilişkilerinde değil, kişinin eşya ile ilişkilerinde saygınlığın adıdır…
Mahremiyet eğitiminin kişilik yapılanmasındaki bir diğer önemli rolü, çocuğun duygu dünyasını zarara uğratmadan cinsel bilgi edinmesini sağlamasıdır.
Bu yanı itibari ile toplumumuzda oldukça yaygın bir yanlış anlaşılmanın da altını çizmekte fayda var…
Zira birçok kişi, mahremiyet eğitimini kız ve erkek çocuklarının birbirinden ayırt edilmesi, kızların eve kapatılıp kimse ile görüştürülmemesi, cinsel yanlış davranışlar içinde bulunacağı endişesi ile, baskı ve zorlamalar ile çocuğu bu olası yanlıştan sakındırılması olduğu yanılgısı içindedir…
Hâlbuki mahremiyet eğitimi, kişiyi korku ile belli davranışlardan sakındırma eğitimi değil, “sakınılacak davranışların duygularını yönetebilme becerisi kazandırma” eğitimidir… Bir başka deyişle çocuğun adım adım “kendini yönetebilme yeteneği kazandırma” eğitimidir.
Mahremiyet eğitimi çocuğu bir kalıba sıkıştırmak değildir, ona insan olmaktan kaynaklanan değerlilik hissini hissettirerek bir “incelik ve kendi saygınlığını kazandırma” eğitimidir.  Çünkü ancak kendi dünyasında saygınlık kazanan, kendini hanımefendi-beyefendi gibi hisseden bir çocuk bu güvenle saygısız bir davranış karşısında tepkisini ortaya koyabilir ve kendi bedenini de koruyabilir. Mesela anne-babası tarafından nazik davranılmış, öpülmek istendiğinde dahi kendinden izin alınmış, yapacağı bir şey tarif edilirken “istersen” kelimesi kullanılarak kendisine nezaketle hitap edilmiş, eli sakince tutulmuş ve bu saygınlıkla yetişmiş olan bir çocuk, sosyal yaşamda kendisini taciz edebilecek, zarara uğratacak biriyle karşılaştığında, bir şeylerin yolunda gitmediğini fark eder.
Aslında çocuk tacize uğrayacağını bilmez, ancak duygusal sensörleri sayesinde kendisine anne babasının davrandığı gibi saygınca davranılmadığını anlar ve içsel bir tepki göstererek, ağlar, bağırır, çırpınır.
Duygusal sensörler duyguların niteliğini algılayan bir araçtır ve iyi olmayan hisleri algıladığında içsel bir tepki oluşturarak çocuğun kendini korunaklı kılmasını sağlar.
İşte anne babaların gösterdiği saygın ve nazik davranışlar çocukta duygusal sensörlerin gelişmesini sağlayarak mahremiyet hissini oluşturur.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.


Tatil, hayatımızın bir gerçeği. Ama, nedense amaçsızlık ve aylaklıkla özdeşleştirildiği için, bir süre sonra ‘can sıkıntısı’ üreten; geliştirmeyi bırakın, gerileten acı bir gerçeği de…
Peki, bu mudur olması gereken? Tatil, eğitime ara verilen, verilmesi de gereken bir zaman dilimi midir? Yoksa tatil, eğlenceli, harikulade bir eğitim imkanı mı demektir? Eğer öyleyse, özellikle de ailenin bütün fertlerinin tam zamanlı olarak bir araya geldiği bir tatil dönemi, sevgi ve neşe dolu bambaşka bir eğitime nasıl imkân verebilir?
Uzman Pedagog Adem Güneş, Tatil Sürecinde Çocuk Eğitimi’nde bu soruların cevabını veriyor. Öğrenmenin ömür boyu, eğitimin de yıl boyu sürdüğü gerçeğinden hareketle, tatili mücevher kıymetinde, keyif ve keşif dolu bir eğitim sürecine dönüştürmenin yolunu anne babalara gösteriyor.
İlgili yazı ve ekler alıntıdır.İlgili detay kaynağına http://www.ademgunes.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder